Hayvanların yedikleri gıdaların renklerinin, neresinden çıkarsa çıksın, çıkan şeyin rengi ile bir alakası yoktur. Buna en iyi örnek inektir. Bir ineğin en çok yediği yeşil renkli otlardır. Bu otlar ineğin dört odalı midesinde çözülür ve moleküllere ayrılır, moleküllerin ise renkleri yoktur. Sütün renginin beyaz olmasının nedeninin içinde çözünmüş halde bulunan kalsiyum kasinat (caseinate)tır.
Peki o zaman dışkı niçin kahverengi, idrar niçin açık sarı renktedir? Dışkının kahverengi olmasının sebebi bağırsaklarda hazmı sağlayan sıvılar, özellikler de safra suydur. Safra suyu aslında yeşil renktedir fakat gıdalarla karıştıkça kahverengi renk alır. Bu nedenle dışkı bazen yeşilimsi de olabilir. Çok az da olsa aldığımız gıdalar dışkının rengini etkiliyebilir. Örneğin vücudumuz pancara koyu kırmızı rengi veren maddeyi bazen parçalayamaz ve pancar yedikten sonra dışkı kırmızımsı bir renk alabilir.
Dışkıdaki renk, şekil ve kıvam değişikliklerinin çoğu son zamanlarındaki bir beslenme değişikliği ya da geçici bir sindirim bozukluğuna dayanır. Ancak eğer dışkı belirgin bir şekilde normalden açık veya koyu renkte ise, ya da kanlı ise, bu daha ciddi bir durumu gösterir, derhal doktora başvurulmalıdır.
Vücudumuzu terk eden sıvı maddelerin, yani idrar ve terin renginin de içilen sıvı rengi ve kimyasal yapısı ile bir alakası yoktur. Sıvı veya katı olsun yemek borusundan içeri girip, sindirim sistemimizi boydan boya geçen gıdalar eğer metabolizmada iyi parçalamazlarsa bunun sonucu dışkıda görülebilir. Ama idrar öyle değildir. İdrar metabolik artıkların dolaşım sistemi ile taşınmasıyla böbreklerde oluşur.
İdrarın normal rengi açık sarıdır. Bu renkteki değişiklikler muhakkak bir şeylerin iyi gitmediğini gösterir. Bu durumda hemen doktora gitmek gerekir. İdrar kahverengi veya kola renginde ise karaciğer veya safrakesesi problemi, kırmızı ise enfeksiyon, iltahaplanma veya idrar sisteminde kanama olabilir.
Ancak fazlaları vücuttan atılan vitaminler veya bazı doğal ve suni gıda boyaları da idrarda bunlara benzer renk değişikliklerine neden olabilir. Eğer idrarınızın rengi yeşil veya mavi ise bu duruma hemen hemen kesinlikle gıda boyaları neden olmuştur. Endişe edilecek bir durum değildir. Boyalar zarar vermeden vücuttan çıkar.
Peki o zaman dışkı niçin kahverengi, idrar niçin açık sarı renktedir? Dışkının kahverengi olmasının sebebi bağırsaklarda hazmı sağlayan sıvılar, özellikler de safra suydur. Safra suyu aslında yeşil renktedir fakat gıdalarla karıştıkça kahverengi renk alır. Bu nedenle dışkı bazen yeşilimsi de olabilir. Çok az da olsa aldığımız gıdalar dışkının rengini etkiliyebilir. Örneğin vücudumuz pancara koyu kırmızı rengi veren maddeyi bazen parçalayamaz ve pancar yedikten sonra dışkı kırmızımsı bir renk alabilir.
Dışkıdaki renk, şekil ve kıvam değişikliklerinin çoğu son zamanlarındaki bir beslenme değişikliği ya da geçici bir sindirim bozukluğuna dayanır. Ancak eğer dışkı belirgin bir şekilde normalden açık veya koyu renkte ise, ya da kanlı ise, bu daha ciddi bir durumu gösterir, derhal doktora başvurulmalıdır.
Vücudumuzu terk eden sıvı maddelerin, yani idrar ve terin renginin de içilen sıvı rengi ve kimyasal yapısı ile bir alakası yoktur. Sıvı veya katı olsun yemek borusundan içeri girip, sindirim sistemimizi boydan boya geçen gıdalar eğer metabolizmada iyi parçalamazlarsa bunun sonucu dışkıda görülebilir. Ama idrar öyle değildir. İdrar metabolik artıkların dolaşım sistemi ile taşınmasıyla böbreklerde oluşur.
İdrarın normal rengi açık sarıdır. Bu renkteki değişiklikler muhakkak bir şeylerin iyi gitmediğini gösterir. Bu durumda hemen doktora gitmek gerekir. İdrar kahverengi veya kola renginde ise karaciğer veya safrakesesi problemi, kırmızı ise enfeksiyon, iltahaplanma veya idrar sisteminde kanama olabilir.
Ancak fazlaları vücuttan atılan vitaminler veya bazı doğal ve suni gıda boyaları da idrarda bunlara benzer renk değişikliklerine neden olabilir. Eğer idrarınızın rengi yeşil veya mavi ise bu duruma hemen hemen kesinlikle gıda boyaları neden olmuştur. Endişe edilecek bir durum değildir. Boyalar zarar vermeden vücuttan çıkar.
Sağlık için çok faydası bulunan ve kanser önleyici etkisi olan inek sütünün yararları yüzyıllardır biliniyor. Ancak gebe ineklerin sütündeki tehlike çok fazla dillendirilmiyor. Hayvansal protein yönünden et ve balık kadar zengin olan sütün, vücuda birçok faydası olduğunu vurgulayan Türk Gastroenteroloji Derneği Bursa Şubesi Başkanı Prof. Dr. Faruk Memik, ''Hayvansal yağların genellikle kanser oluşumunda kötü etkisi bulunur, fakat süt yağı (konjuge linoleic asit) koruyucu etki yapar. Vitamin D, kalsiyum, butirik asit ve probiotikleri içeren süt ve süt ürünlerinin kolon kanserine karşı koruyucu etkisi bilinmektedir. Günde içilen bir bardak sütün kolon kanseri riskini yüzde 15, 2 bardak sütün ise yüzde 30 koruyucu olduğu rapor edilmiştir'' dedi. Prof. Dr. Memik, gelişen teknolojiyle artık ineklerin eskisi gibi otlaklarda değil, ahırlarda tutularak değişik yemlerle beslendiklerine işaret etti, gebe ineklerin sütündeki tehlikeyi şöyle anlattı: ''Asya ülkelerinde gebe ineklerin sağılmamasına karşın bilhassa Kuzey Avrupa ülkeleri ve İsviçre'de inekler yılda 300 gün kadar sağılmaktadır. Asya'da meme kanseri az görülmektedir.
YanıtlaSilHayvanların gebelik veya gebelik sonrası sütlerinde yüksek derecede östrojen hormonu bulunmakta ve bu sütlerin devamlı ve aşırı içilmesi ile 'hormona bağlı' denilen meme, yumurtalık, rahim, prostat, testis, kanserlerine yol açılabilmektedir. Bu, araştırmalarla da gösterilmiştir. Özellikle hayvanın gebeliğinin son aylarında sütünde östrojen (estron sulfat) yüzde 33 daha fazla bulunmaktadır. Ülkemizde ineklerin ne kadar süre sağıldığına ilişkin kesin bir bilgiye ulaşılamamıştır.'' Ayrıca, çok süt verimi elde etmek için ineklere ''recombinant bovine growth hormone'' adlı bir hormon verildiğine dikkati çeken Memik, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu hormon sütte, meme ve prostat kanser riskini artıracak 'insulin like growth hormon (IGF-1)' miktarını önemli derecede yükseltmektedir. ABD ve Kanada'da kullanılmakta olan bu hormon 1999'dan beri Avrupa ve Türkiye'de yasaklanmıştır. ABD'de gittikçe artan meme ve prostat kanserinde herhalde bu tip sütlerin içilmesinin de katkısı vardır.
İngiltere'de yapılan bir çalışma, 42 ülke arasında en çok Danimarka ve İsviçre gibi aşırı süt ürünleri (süt, tereyağı, peynir) tüketenlerde, 20-39 yaş grubunda testis kanserinin yüksek olduğunu göstermiştir. Az süt tüketen Cezayir gibi ülkelerde ise bu kanser çok düşüktür. Ülkemizde Türkiye Ulusal Beslenme Araştırması sonuçlarına göre, süt tüketiminin yeterli olmayıp son yıllarda daha da düştüğü rapor edilmektedir.''