Sadece uykumuz gelince mi esneriz? Esneme bulaşıcı mıdır? Aslında esnemenin ve fizyolojisinin ardında yatan gerçek hala tam olarak bilinmemektedir.
Önceleri esneme, insanın yorgun olduğu zamanlarda kandaki oksijen miktarını artırmak için vücudun yaptığı bir solunum sistemi refleksi olarak düşünülüyordu. Yapılan deneylerin sonucunda, esnemenin, solunum olayına kısa bir destek verdiği, ancak onun önemli bir fonksiyonu olmadığı tespit edilmiştir.
Hem burnumuzla, hem de ağzımızla nefes alabilmemize rağmen, kapalı ağızla esnemek mümkün değildir. En çok ve sık esnemenin olduğu zaman, sabah uykudan kalkma vaktidir.
Ortalama bir esneme altı saniye sürer. Sadece insanlar değil, kediler, kuşlar, fareler ve birçok canlı türü de esner. Ancak farklı türlerdeki bu davranış biçimi, aynı fonksiyona yönelik olabilir mi? Örneğin insanların gülme olarak yaptığı yüzdeki kas hareketi diğer bazı canlılarda korkunun ifadesi olabilmektedir.
Esnemek 2000 yıldır bilim insanlarının kafasını kurcalayan bir mesele. Bu konudaki yeni bir teori, tartışmalara son verebilecek mi?
Yorgunluk, sıkılma ya da bir başkasını esnerken görmek esneme nedenleri arasında sayılıyor. Peki, esneme vücudumuzda nasıl bir işlev görüyor?
Bu konudaki araştırmalarıyla bilinen Maryland Üniversitesi’nden psikolog Robert Provine 1980’lerde çalışmalarına ilk başladığında esnemeyi “hakkında en az bilgi sahibi olduğumuz en yaygın insan davranışı” olarak tarif ediyordu. Aradan geçen 30 yılda belki bir yanıta daha çok yaklaştık; ama uzmanlar arasındaki görüş ayrılığı devam ediyor.
Esnemeyle ilgili ilk araştırmayı 2500 yıl önce Yunan doktor Hipokrat yapmış ve esnemenin özellikle ateşli bir hastalık sırasında vücuttaki kötü havayı temizlemeye yardımcı olduğu sonucuna varmıştı. Bu görüş 19. yüzyıla kadar hakimiyetini korudu. Bu yüzyılda artık bilim insanları esnemenin nefes almaya yardımcı olduğu, vücuttan karbondioksitin atılıp kana daha çok oksijen girmesini sağladığına inanıyordu. Provine ise gönüllü deneklerine çeşitli gaz karışımları soluttuğunda bir değişiklik görmedi.
Birçok teori daha çok esnemenin ilginç olan bulaşıcı özelliği üzerinde duruyordu. Provine, “Karşılarında biri esnediğinde insanların yüzde 50’sinin de esneyerek karşılık verdiğini” belirtiyor. “Öyle bulaşıcı ki birinin esnediğini görmek, duymak, hatta sadece bu konuda okumak bile esneme eylemini tetiklemeye yetiyor,” diyor.
Yapılan araştırmalarda, hayvanların daha çok dikkat gerektiren bir olayı karşılama sırasında esnedikleri, insanların ise, tersine dış uyarılarda azalma olduğunda esnedikleri saptanmıştır.
Derslerde canı sıkılan öğrencilerin değil de, canı sıkıldığı halde uyumamaya çalışanların daha çok esnedikleri gözlemlenmiştir. Bir diğer görüşe göre de, sınava girecek bir öğrencinin veya yarışa girecek bir atletin çok esnemesinin sebebi, organizmanın kendini sakinleştirmesidir.
Esneme de gülme gibi bulaşıcıdır. Esneyen kişinin yüz hatlarında meydana gelen şekillenmenin, diğer insanlar üzerinde esnemeyi teşvik edici bir etki uyandırdığı tahmin ediliyor. Yani nasıl yemek yiyen bir insanı görünce acıkırsak, onun gibi bir şey.
Esnemenin bulaşıcı olduğunu ileri süren bir görüşe göre ise ilk insanlardan kalma bir davranış olarak esnemekteyiz. İlkel atalarımız akşamları ateşin etrafında topluca otururken grubun lideri tüm dişlerini göstererek esner, oturumu kapatır, artık gecenin başladığı, herkesin sabaha kadar yatması ve hareket etmemesi gerektiği sinyalini verirdi. Grubun diğer üyeleri de esneyerek görüş birliği içinde olduklarını beyan ederlerdi.
Esneme ve amacı ile ilgili günümüzde ortaya atılan kimi teorilerde şunlardır
Beyni serinletmek:
Yakın zamanda ise bütün bu fikir ayrılıkları ve kafa karışıklığına son verme umuduyla New York Üniversitesi’nden Andrew Gallup yeni bir teori geliştirdi. Gallup’a göre esneme yoluyla aslında beynimizi aşırı ısınmaktan koruyoruz. Çenenin şiddetle açılması kanın kafatasında dolaşımını sağlayarak aşırı ısıyı dağıtıyor, esneme sırasında alınan derin nefesle sinüs boşluklarına dolan hava ise beyni serinletiyor.
Gallup bu teoriyi sınamak için insanları farklı sıcaklıklarda esnerken inceledi. Normal koşullarda insanların yüzde 48’i esnemiş, fakat deneklerden kafalarına soğuk bir bez bastırmaları istendiğinde bu oran yüzde 9’a düşmüştü. Daha etkili olan şey ise burundan solumaktı. Bu yolla beyin soğuyor, esneme isteği ortadan kalkıyordu.
Bu teoriyi destekleyen bir gelişme oldu. Gallup araştırmalarını yayımladıktan kısa bir süre sonra, bazen bir saat süreyle esneme krizine giren iki kadın ona başvurmuştu. Kadınlardan biri çare olarak kendisini soğuk su dolu küvete attığını söylüyordu. Gallup onlardan, esneme krizi gelmeden önce ve sonra ağızlarına bir termometre koyup vücut ısılarını ölçmelerini istedi. Ölçümler, esnemeden önce vücut ısısında az bir yükselme olduğunu ve ısı tekrar 37 dereceye düşünceye kadar esnemenin devam ettiğini gösterdi.
Esneme, hapşırma, seks bağlantısı:
Vücut ısımız uykudan önce ve sonra biraz yükselir. Bu durum o anlarda neden esnediğimizin açıklaması olabilir. Beyni biraz serinletmek dikkatimizi daha fazla yoğunlaştırmamızı sağlayabilir. Sıkılıp dikkatimiz dağıldığında bu nedenle esniyor olabiliriz.
Fakat Gallup’un teorisi bu konuda araştırma yapan herkesi tatmin etmedi. Bazıları onun yeterli deneysel veri sunmadığını, bazıları doğrudan insan beyninin ısısını ölçmediğini iddia ediyor. Provine ise bu teoriye daha olumlu bakanlardan.
Fakat Gallup’un teorisi bazı şeyleri açıklasa da hala yanıtlanmayı bekleyen başka sorular da var. Örneğin anne karnındaki fetüs neden esniyor olabilir? Provine bebeklerde esnemenin yetişkinlerden daha önemli rol oynadığına, akciğerlerinin gelişimine yardımcı olduğuna inanıyor.
Provine ayrıca esnemenin hapşırma ve seks ile de paralellikler gösterdiğini, her birinin bir tırmanma ve sonunda rahatlama durumu içerdiğini, bir kere başlandı mı sonuna vardırma güdüsü taşıdığını ve bunlar arasında sinir hücrelerinin işleyişi bakımından ortak bir yan olabileceğini belirtiyor.
Esneyerek iletişim kurmak:
Bu özelliğinden dolayı bazı uzmanlar esnemenin ilkel bir iletişim biçimi olup olmadığını merak etmeye başladı. Eğer öyle ise esneyerek ne anlatılmak isteniyordu? Genellikle yorgun olduğumuzda esnediğimiz için bazıları bu yolla herkesin biyolojik saatini aynı ayara getirme işlevi görüyor olabileceğini iddia etti. Bern Üniversitesi’nden Christian Hess de bu fikirde: “Esnemenin bir sosyal grubun davranışlarını eşzamanlı kılma, örneğin herkesin aynı zamanda uyumasını sağlama gibi bir sinyal işlevi olabilir,” diyor. Böylece ertesi gün grup üyeleri çok daha verimli çalışabilir.
Fakat stresli olduğumuz zaman da esneriz. Atletler yarış öncesi, müzisyenler konser öncesi bol bol esner. Bu nedenle Provine da dahil olmak üzere birçok uzman esnemenin beyni canlandırıcı bir işlevi olduğuna, uyku çöktüğünde uyanıklığı, dikkat dağıldığında yeniden toplanmasını sağladığına inanıyor. Grup içinde yayılmasıyla da herkeste aynı dikkat seviyesinin gelişmesi, böylece örneğin herhangi bir tehlikeye karşı daha uyanık hale gelmeleri mümkün oluyor. Fransız araştırmacı Olivier Walusiski ise beyin etrafında omurilik sıvısının pompalanması yoluyla sinir hücrelerinin daha aktif hale geldiği görüşünde.
Günümüzde bu iş için daha karışık teknolojiler kullanılıyor. Baba televizyonu uzaktan kumanda ile kapatıp koltuğundan kalkıyor. Bu nedenle günümüzde esnemenin hiçbir faydası görülmemektedir ve önümüzdeki bir milyon yıl içinde ortadan kalkacağı sanılmaktadır.
Önceleri esneme, insanın yorgun olduğu zamanlarda kandaki oksijen miktarını artırmak için vücudun yaptığı bir solunum sistemi refleksi olarak düşünülüyordu. Yapılan deneylerin sonucunda, esnemenin, solunum olayına kısa bir destek verdiği, ancak onun önemli bir fonksiyonu olmadığı tespit edilmiştir.
Hem burnumuzla, hem de ağzımızla nefes alabilmemize rağmen, kapalı ağızla esnemek mümkün değildir. En çok ve sık esnemenin olduğu zaman, sabah uykudan kalkma vaktidir.
Ortalama bir esneme altı saniye sürer. Sadece insanlar değil, kediler, kuşlar, fareler ve birçok canlı türü de esner. Ancak farklı türlerdeki bu davranış biçimi, aynı fonksiyona yönelik olabilir mi? Örneğin insanların gülme olarak yaptığı yüzdeki kas hareketi diğer bazı canlılarda korkunun ifadesi olabilmektedir.
Esnemek 2000 yıldır bilim insanlarının kafasını kurcalayan bir mesele. Bu konudaki yeni bir teori, tartışmalara son verebilecek mi?
Yorgunluk, sıkılma ya da bir başkasını esnerken görmek esneme nedenleri arasında sayılıyor. Peki, esneme vücudumuzda nasıl bir işlev görüyor?
Bu konudaki araştırmalarıyla bilinen Maryland Üniversitesi’nden psikolog Robert Provine 1980’lerde çalışmalarına ilk başladığında esnemeyi “hakkında en az bilgi sahibi olduğumuz en yaygın insan davranışı” olarak tarif ediyordu. Aradan geçen 30 yılda belki bir yanıta daha çok yaklaştık; ama uzmanlar arasındaki görüş ayrılığı devam ediyor.
Esnemeyle ilgili ilk araştırmayı 2500 yıl önce Yunan doktor Hipokrat yapmış ve esnemenin özellikle ateşli bir hastalık sırasında vücuttaki kötü havayı temizlemeye yardımcı olduğu sonucuna varmıştı. Bu görüş 19. yüzyıla kadar hakimiyetini korudu. Bu yüzyılda artık bilim insanları esnemenin nefes almaya yardımcı olduğu, vücuttan karbondioksitin atılıp kana daha çok oksijen girmesini sağladığına inanıyordu. Provine ise gönüllü deneklerine çeşitli gaz karışımları soluttuğunda bir değişiklik görmedi.
Birçok teori daha çok esnemenin ilginç olan bulaşıcı özelliği üzerinde duruyordu. Provine, “Karşılarında biri esnediğinde insanların yüzde 50’sinin de esneyerek karşılık verdiğini” belirtiyor. “Öyle bulaşıcı ki birinin esnediğini görmek, duymak, hatta sadece bu konuda okumak bile esneme eylemini tetiklemeye yetiyor,” diyor.
Yapılan araştırmalarda, hayvanların daha çok dikkat gerektiren bir olayı karşılama sırasında esnedikleri, insanların ise, tersine dış uyarılarda azalma olduğunda esnedikleri saptanmıştır.
Derslerde canı sıkılan öğrencilerin değil de, canı sıkıldığı halde uyumamaya çalışanların daha çok esnedikleri gözlemlenmiştir. Bir diğer görüşe göre de, sınava girecek bir öğrencinin veya yarışa girecek bir atletin çok esnemesinin sebebi, organizmanın kendini sakinleştirmesidir.
Esneme de gülme gibi bulaşıcıdır. Esneyen kişinin yüz hatlarında meydana gelen şekillenmenin, diğer insanlar üzerinde esnemeyi teşvik edici bir etki uyandırdığı tahmin ediliyor. Yani nasıl yemek yiyen bir insanı görünce acıkırsak, onun gibi bir şey.
Esnemenin bulaşıcı olduğunu ileri süren bir görüşe göre ise ilk insanlardan kalma bir davranış olarak esnemekteyiz. İlkel atalarımız akşamları ateşin etrafında topluca otururken grubun lideri tüm dişlerini göstererek esner, oturumu kapatır, artık gecenin başladığı, herkesin sabaha kadar yatması ve hareket etmemesi gerektiği sinyalini verirdi. Grubun diğer üyeleri de esneyerek görüş birliği içinde olduklarını beyan ederlerdi.
Esneme ve amacı ile ilgili günümüzde ortaya atılan kimi teorilerde şunlardır
Beyni serinletmek:
Yakın zamanda ise bütün bu fikir ayrılıkları ve kafa karışıklığına son verme umuduyla New York Üniversitesi’nden Andrew Gallup yeni bir teori geliştirdi. Gallup’a göre esneme yoluyla aslında beynimizi aşırı ısınmaktan koruyoruz. Çenenin şiddetle açılması kanın kafatasında dolaşımını sağlayarak aşırı ısıyı dağıtıyor, esneme sırasında alınan derin nefesle sinüs boşluklarına dolan hava ise beyni serinletiyor.
Gallup bu teoriyi sınamak için insanları farklı sıcaklıklarda esnerken inceledi. Normal koşullarda insanların yüzde 48’i esnemiş, fakat deneklerden kafalarına soğuk bir bez bastırmaları istendiğinde bu oran yüzde 9’a düşmüştü. Daha etkili olan şey ise burundan solumaktı. Bu yolla beyin soğuyor, esneme isteği ortadan kalkıyordu.
Bu teoriyi destekleyen bir gelişme oldu. Gallup araştırmalarını yayımladıktan kısa bir süre sonra, bazen bir saat süreyle esneme krizine giren iki kadın ona başvurmuştu. Kadınlardan biri çare olarak kendisini soğuk su dolu küvete attığını söylüyordu. Gallup onlardan, esneme krizi gelmeden önce ve sonra ağızlarına bir termometre koyup vücut ısılarını ölçmelerini istedi. Ölçümler, esnemeden önce vücut ısısında az bir yükselme olduğunu ve ısı tekrar 37 dereceye düşünceye kadar esnemenin devam ettiğini gösterdi.
Esneme, hapşırma, seks bağlantısı:
Vücut ısımız uykudan önce ve sonra biraz yükselir. Bu durum o anlarda neden esnediğimizin açıklaması olabilir. Beyni biraz serinletmek dikkatimizi daha fazla yoğunlaştırmamızı sağlayabilir. Sıkılıp dikkatimiz dağıldığında bu nedenle esniyor olabiliriz.
Fakat Gallup’un teorisi bu konuda araştırma yapan herkesi tatmin etmedi. Bazıları onun yeterli deneysel veri sunmadığını, bazıları doğrudan insan beyninin ısısını ölçmediğini iddia ediyor. Provine ise bu teoriye daha olumlu bakanlardan.
Fakat Gallup’un teorisi bazı şeyleri açıklasa da hala yanıtlanmayı bekleyen başka sorular da var. Örneğin anne karnındaki fetüs neden esniyor olabilir? Provine bebeklerde esnemenin yetişkinlerden daha önemli rol oynadığına, akciğerlerinin gelişimine yardımcı olduğuna inanıyor.
Provine ayrıca esnemenin hapşırma ve seks ile de paralellikler gösterdiğini, her birinin bir tırmanma ve sonunda rahatlama durumu içerdiğini, bir kere başlandı mı sonuna vardırma güdüsü taşıdığını ve bunlar arasında sinir hücrelerinin işleyişi bakımından ortak bir yan olabileceğini belirtiyor.
Esneyerek iletişim kurmak:
Bu özelliğinden dolayı bazı uzmanlar esnemenin ilkel bir iletişim biçimi olup olmadığını merak etmeye başladı. Eğer öyle ise esneyerek ne anlatılmak isteniyordu? Genellikle yorgun olduğumuzda esnediğimiz için bazıları bu yolla herkesin biyolojik saatini aynı ayara getirme işlevi görüyor olabileceğini iddia etti. Bern Üniversitesi’nden Christian Hess de bu fikirde: “Esnemenin bir sosyal grubun davranışlarını eşzamanlı kılma, örneğin herkesin aynı zamanda uyumasını sağlama gibi bir sinyal işlevi olabilir,” diyor. Böylece ertesi gün grup üyeleri çok daha verimli çalışabilir.
Fakat stresli olduğumuz zaman da esneriz. Atletler yarış öncesi, müzisyenler konser öncesi bol bol esner. Bu nedenle Provine da dahil olmak üzere birçok uzman esnemenin beyni canlandırıcı bir işlevi olduğuna, uyku çöktüğünde uyanıklığı, dikkat dağıldığında yeniden toplanmasını sağladığına inanıyor. Grup içinde yayılmasıyla da herkeste aynı dikkat seviyesinin gelişmesi, böylece örneğin herhangi bir tehlikeye karşı daha uyanık hale gelmeleri mümkün oluyor. Fransız araştırmacı Olivier Walusiski ise beyin etrafında omurilik sıvısının pompalanması yoluyla sinir hücrelerinin daha aktif hale geldiği görüşünde.
Günümüzde bu iş için daha karışık teknolojiler kullanılıyor. Baba televizyonu uzaktan kumanda ile kapatıp koltuğundan kalkıyor. Bu nedenle günümüzde esnemenin hiçbir faydası görülmemektedir ve önümüzdeki bir milyon yıl içinde ortadan kalkacağı sanılmaktadır.
ÇOk ilginç..
YanıtlaSilbeyin serinlemesi ne demek ya, çok çalıştıgı için hararet mi yapıyor?, tam bu esnada esnedigimizde sogutma devreye giriyor öyle mi, ha ha haaaaaa....
YanıtlaSil