
Her ne kadar beyinleri gözlerinden küçük olsa da, kuş dünyasının en akıllılarından olmasalar da, devekuşları kendilerini gizlemek için başlarını kuma gömecek kadar da aptal değillerdir. Bu görüntünün asıl nedeni devekuşu yavrularının yırtıcı hayvanlarım saldırılarına karşı açık ve korumasız olmalarıdır. Onlar yetişkin devekuşları gibi hızlı koşup kaçamazlar. Bir tehlikeyi sezdiklerinde aniden kendilerini bulundukları yere bırakarak, hareketsiz kalıp çevreye uyum sağlayarak düşmanlarının dikkatlerinden kaçtıklarını ümit ederler.
Anne devekuşları bazen bütün vücutlarını, kanallarını da açarak toprak üzerine yatırırlar ve yavrularını güneşin kavurucu etkisinden korumaya çalışırlar. Ayrıca devekuşlarının dinlenirken boyun kaslarını rahatlatmak için veya çok sık olmasa da uyurken bazen bu pozisyonu aldıkları biliniyor. Hatta bir görüşe göre, bu pozisyonda kafalarını yere dayayıp düşmanlarının ayak seslerini dinledikleri de ileri sürülüyor.
Daha yumurtadan çıkar çıkmaz erişkin bir tavuk büyüklüğünde olan devekuşu yavrularının uzun boyunları genellikle bej rengindedir ve üzerlerinde siyah çizgiler vardır. Bu renklerle ot renkleri ve gölgeleri karışarak iyi bir kamuflaj imkanı sağlar. Bu durumda otların aralarına başlarını soktuklarında vücutları görünürken boyun ve baş kısımları görülmez. Görülmeyen başın kuma gömülmüş gibi insanlar tarafından algılanmasının nedenlerinden biri de bu olabilir.
Bu tip uçamayan büyük kuşların başlarını kuma gömme gibi aptalca bir savunma sistemine zaten ihtiyaçları yoktur. İşitme ve görme duyuları son derecede iyidir. Boylarının da avantajı ile çevreyi çok iyi gözleyebilirler. Düşmanı diğer av adaylarından önce sezebilirler.
Devekuşu, Afrika kökenli uçamayan kuş türlerinden birisidir. Struthio cinsinin yaşayan tek üyesidir. Bazı analizler göstermiştir ki, Somali devekuşu, bayağı devekuşlarından ayrı bir tür olarak ele alınabilmektedir fakat taksonomistlerin çoğu Somali devekuşunu bir alttür olarak göstermektedir. Devekuşları kivi, emu ve diğer ratitlerle aynı altsınıfta bulunurlar (Struthioniformes). Görünüşünden ayırt edilebilir.
Devekuşu, ilk olarak 18. Yy’da Linnaeus tarafından Systema Naturae adlı çalışmada günümüzdeki binomial ismiyle kullanılmıştır. Bilimsel adı Latince’den türetilmiştir, struthio serçe demektir (ostrich) ve camelus da deve (camel) demektir. Deve denmesinin sebebi habitatının kuru olmasıdır.
Devekuşu, ratitler de denilen Struthioniformes altsınıfına aittir. Diğer üyeleri nandu, emu, kasovari, moa, kivi ve şu an soyu tükenmiş en büyük kuş olan fil kuşudur. Ratitleri sadece bir altsınıfta toplamak her zaman sorgulanmıştır. Struthioniformes altsınıfını devekuşu ile sınırlandıran alternatif sınıflandırmalar önerilmiştir. Günümüzde moleküler kanıtların doğruluğu şüphelidir çünkü paleobiyocoğrafik ve paleontolojik faktörler çoklu-altsınıf düzeninin desteğini almaktadır.
Kendileri de yaşayan en büyük kuşlardır. Devekuşlarının diyetleri genel olarak bitkilerden oluşur. Fakat omurgasızları da yiyebilmektedirler. Beş ila elli arasında birey içeren göçebe sürüler hâlinde yaşarlar.
Üç metrelik boylarına ve 100 - 150 kilogramlık ağırlıklarına rağmen saatte 50 kilometre hızla koşabilirler. Köşeye sıkıştıklarında ise kolay teslim olmazlar. Çok seri ve kuvvetli tekme atabilirler, uzun boyunları sayesinde düşmanı yaklaştırmadan mücadele edebilirler.
devekuşu ve devekuşu yetiştiriciligi hakkında videomuzu da izleyebilirsiniz...
Yorumlar
Yorum Gönder