Ay'ın nasıl oluştuğu niçin hala bilinemiyor?


Ay'ın kütlesi Dünya'nın 81'de biri kadardır ve bir gezegen uydusu olabilmek için çok büyüktür. Güneş sistemimizde başka örneği yoktur. Gerçi Jüpiter, Satürn ve Neptün'ün de Ay'ın boyut ve kütlesine yakın uyduları vardır ama bu gezegenlerin kütleleri de dünyamızdan sırasıyla 318, 95 ve 12 kat daha çoktur. Bu durumda Ay'ın oluşumu özel bir problem niteliğini taşıyor. Dünyamızın tek doğal uydusu, uzaydaki en yakın komşumuz Ay, binlerce yıl önceki uygarlıklar tarafından Tanrıça olarak değerlendirilirken, zamanla düzenli hareketleri ile takvimin oluşmasını da sağlamıştır.

Yakınlığı nedeni ile gözlemlenmesi kolay olan Ay'ın 17. yüzyılın başından itibaren teleskopla incelenmesine de başlandı ve bu gelişim 1969 yılında Ay'a ilk defa bir insanın ayak basmasıyla son aşamasına geldi.

Bütün bu gelişmelere rağmen Ay'ın nasıl oluştuğu hala bilinmiyor. Yaşının diğer gezegenler gibi dört küsur milyar yıl olduğu, şu anda dışında ve içinde hiçbir faaliyet olmayan ölü bir gök cismi olduğu, Dünya ile karşılıklı çekim gücü sonucunda denizlerde gel-git olayını yarattığı ve Dünya'nın dönüşünü gittikçe yavaşlattığı biliniyor ama nereden geldi, nasıl oluştu halen meçhul.

Ayın oluşumu hakkında üç teori 

Birincisi, dünyanın oluşumunun başlangıcında çok hızlı döndüğü ve bu nedenle bir parçasının koparak Ay'ı oluşturduğu şeklindedir. Yapılan hesaplamalara göre bu kopma olayının meydana gelebilmesi için Dünya'nın o zamanlar kendi ekseni etrafında iki saatte bir dönüş yapması gerekiyordu ki, bilimsel verilere göre, bu, mümkün değildir. Ayrıca Dünya'nın ve Ay'ın yapılarındaki kimyasal birleşimlerin çok farklı olması ve bunun Ay'dan getirilen aytaşlarının analizleri sonucunda ispatlanması birinci teorinin doğruluğunu mümkün kılmamaktadır.

İkinci teori ise Ay'ın dünyanın yakınlarından geçerken, çekim alanına takılan bir gök cismi olduğudur. Bu tez, birinci teorideki kimyasal birleşim farkını açıklar ama bu şekilde, ayın hızını frenleyerek, yakalamayı sağlayacak büyük enerji miktarını bugüne kadar bilinen hiç bir oluşumun sağlayamayacağı hesap edilmiştir.

Üçüncü teoriye göre, Ay Dünya çevresinde dolanan, gaz, toz ve küçük taşlardan meydana gelen parçacıkların zamanla bir araya gelmesi sonucu oluşmuştur. Ancak bu da Ay'ın yörünge uzaklığını, neden büyük bir demir çekirdeğe sahip olmadığını ve kimyasal farklılığı açıklayamaz. Yani hiçbir teori ayın oluşumuna ait tutarlı bir açıklama getirememiştir.

Günümüzde Ay'ın tarihi çok iyi bilinmesine, 1969 ile 1972 yılları arasında Apollo projesi kapsamında üzerinde insanlar dolaşıp, dünyaya örnekler getirmelerine rağmen Ay'ın nasıl oluştuğu halen büyük bir sırdır.

Öyle görünüyor ki, günümüz bilimindeki tüm gelişmelere ve bu yoldaki gayretlere rağmen, biricik uydumuz Ay, sırlarını şimdilik bize açıklamak istemiyor. Ancak şurası mutlak ki, Ay genetik olarak dünyamızın yavrusu değil. Nereden geldi, kim bilir?

Yorumlar

  1. Ay, Dünya'dan uzaklaşıyor

    Ay 4.5 milyar içinde Dünya'dan 18 kat uzaklaştı.

    Ay olmasaydı, dünya bambaşka bir yer olacaktı. Denizlerde gelgit olmayacaktı. Günler farklı bir uzunlukta olacaktı. Hatta bazı uzmanlara göre insanlık da olmayacaktı. Bu uzmanlara göre, Ay yaşamın başlangıcı için hayati bir rol oynadı.

    Ay'ın Dünya'dan ne kadar uzak olduğu tam olarak ölçülebiliyor. 1971'de Apollo 15 projesiyle Ay'a inen astronotların bıraktığı yansıtıcılara, ABD'nin New Mexico eyaletindeki Apache Point Rasathanesi'nden lazer ışınları gönderiliyor. Bu ışınlar yansıtıcılardan geri dönüyor.

    Dünya'nın yüzeyiyle üzerinde bulunan dev su kütlesi arasındaki sürtünme Dünya'nın dönüş hızını zaman içinde yavaşlatıyor.

    Newton'un 3'üncü Hareket Yasası'na göre her etkiye karşılık eşit ve zıt bir tepki oluşuyor.

    Dünya ve Ay arasındaki yerçekimi ilişkisi nedeniyle Dünya yavaşladıkça, Ay hızlanıyor.

    Ay'ın Dünya'dan uzaklaşmasından kaygılanmamak gerekiyor. Zira fark bir insan ömrü içinde hissedilemeyecek kadar küçük.

    Denge noktası

    Ay Dünya'dan hiçbir zaman tamamen uzaklaşmayacak.

    Dünya sonsuza kadar yavaşlamaya devam ederse, sonunda Ay'ın yörüngede dolanma hızında dönmeye başlayacak.

    Bu durumda Dünya ve Ay arasında bir denge noktası oluşacak ve Ay artık yerküreden uzaklaşmayacak.

    Ancak bu süre içinde, Güneş genişleyip kızıl bir canavara dönüşecek ve hem Dünya hem de Ay'ı yutacak. Bu yüzden kaçış planı için beş milyar yılımız var.

    YanıtlaSil
  2. ABD'de yapılan bir araştırma gezegenimizin nasıl oluştuğuna dair oldukça önemli yeni bulgular içeriyor.

    Ülkenin önde gelen eğitim kurumları arasında gösterilen California Üniversitesi’nde görev alan bilim insanları tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, Dünya günümüzdeki haline 4.5 milyar yıl önce 'Theia' isimli gezegenle kafa kafaya çarpıştıktan sonra ulaştı.

    Dünya'nın 100 milyon yaşındayken Mars büyüklüğünde olduğu düşünülen Theia ile çarpıştığı uzun süredir biliniyor. Ancak yeni çalışmaya göre, bu çarpışma eski iddianın aksine hafif bir dokunuştan ibaret değil.

    NASA tarafından finanse edilen araştırmayı gerçekleştiren ekibin açıklamalarına göre, söz konusu çarpışmanın ortaya çıkardığı güç gezegenimiz ve Theia’nın kısmen birleşerek tek bir gezegene dönüşmesine neden oldu.

    Aynı çalışmada bu çarpışmanın ardından kopan bir parçanın ise Ay'ı oluşturmuş olabileceği belirtiliyor.

    California Üniversitesi’nde görev alan bilim insanları, NASA'nın Ay'ın incelenmesi amacıyla başlattığı Apollo görevleri kapsamında gezegenimize getirilen Ay taşlarını Hawai ve Arizona’dan toplanan volkanik kaya örnekleri ile karşılaştırdı. Söz konusu karşılaştırmada iki farklı gezegenden alınan örneklerin oksijen izotopları arasında hiçbir fark olmadığı tespit edildi.

    Theia'nın gezegenimizin oluşumundaki etkisi hakkındaki bir önceki teoriye göre, Çarpışma sonucu Theia gezegeni paramparça olmuş, bir kısmı Dünya'nın üzerine saçılmış, geri kalan kısmı ise gezegenimizin uydusu Ay'ı oluşturmuştu.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder